ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > MHP Adana Milletvekili Yılmaz TANKUT'un, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında konuşması.
MHP Adana Milletvekili Yılmaz TANKUT'un, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında konuşması.
22.7.2010

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 306 sıra sayılı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tasarıyla, ülkeler arasındaki frekans spektrumunun ve uydu yörüngelerinin kullanımının usul ve esaslarını belirleyen ve uluslararası bir anlaşma olan Telsiz Tüzüğü'nün idari ve teknik boyutta gözden geçirildiği ve gerekli değişikliklerin yapıldığı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgelerinin onaylanmasının uygun bulunması öngörülmektedir.

Tasarı ve gerekçesi incelendiğinde, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği 2003 Dünya Radyo Komünikasyon Konferansı Sonuç Belgeleri ile üye ülkeler arasındaki frekans spekturumlarının ve uydu yörüngelerinin kullanımının esas ve usullerini düzenleyen Telsiz Tüzüğü'nün idari ve teknik boyutta gözden geçirildiği ve gerekli değişikliklerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu konferansta alınan kararlar nihai nitelikte olup "nihai sonuç belgeleri" adı altında toplanarak, bu belgeleri imzalayan ve iç hukuk mevzuatlarına göre onaylayan ülkeler arasında geçerlilik kazanmaktadır.

Sayın milletvekilleri, Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin, üç dört yılda bir konferans hâlinde toplanması neticesinde, gelişen teknolojilere göre tüm telekomünikasyon sistemlerine frekans tahsis edilmekte ve gerekli frekans planlaması yapılmaktadır. 2003 konferansında da telekomünikasyon sektörünün ve üye ülkelerin ihtiyaçları doğrultusunda frekans tahsisi ve planlanması yapılmaktadır. Birlik tarafından düzenlenen Dünya Radyo Komünikasyon Konferansları, sabit uydu yörüngesinin paylaşımı ile frekans spektrumunun hem ülkeler hem de servisler arasında paylaşımının ve kullanımının düzenlendiği ve gerekli kararların alındığı konferanslardır. Ancak, tüm kararların yanı sıra gelişmiş ülkelerin ürettikleri teknolojilere Birlik platformunda frekans spektrumu tahsis taleplerinin altında, bu teknolojileri az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde pazarlama mantığı ve arayışı yatmaktadır ve maalesef ülkemizde de telekomünikasyon konusunda politika yapma süreçleri çoğu zaman dış dinamikler tarafından yönlendirilmektedir. Dolayısıyla, telekomünikasyon altyapılarının iyileştirilmesi sürecinde tercih edilen teknolojiler, altyapıyı ve bu altyapının işletilmesini son derece karmaşık hâle getirmekte olup dışarıdan teknoloji ve uzmanlık satın alınması ihtiyacını fazlalaştırmaktadır. Telekom sektörünün geleceği ve vizyonu, ancak ve ancak ülkeyi idare eden yöneticilerin ve politikacıların bu konuya her türlü siyasi mülahazanın ötesinde, dışında ağırlık vermeleriyle mümkün olabilir.

Değerli milletvekilleri, pek çok sektör ve konuda olduğu gibi, ithalata dayalı olarak diğer ülkelerin geliştirdiği ürün ve cihazların montajını yaparak kullanmak, kısa vadede bize kolay ve avantajlı gibi gelmektedir. Ancak, bu anlayış devam ettiği sürece, teknolojik üretim ve gelişimimizin önü tıkanmakta ve başta haberleşmemiz olmak üzere, bilgi ve teknolojik gelişmemizin güvenliği ve geleceği de ne yazık ki ipotek altına alınmaktadır. Gelişmiş ülkelerin yanı sıra yöneticilerinin daha duyarlı olduğu diğer ülkelerin de elektronik haberleşme hizmetlerini kısa sürede serbestleştirip kaliteli ancak kontrollü ve düzeyli rekabeti tesis ettikleri görülmektedir. Ancak kendi gelişimini tamamlamış, başka ülkelerin emperyal emellerinin farkına varmış ve kendi haberleşme ve bilgi sistemlerinin altyapısını millî bir anlayışla inşa etmiş hiçbir ülke haberleşme omurgalarının temeli olan kurumların başına yabancı bir genel müdür ve yönetici getirmemiştir. Diğer taraftan, sunulan hizmetleri çeşitlendirmek için gerekli olan ARGE faaliyetlerini de yıllardır büyük bir kararlılık ve ciddiyetle yürütmüşler ve bütçelerinden çok önemli ölçüde payı ARGE faaliyetlerine ayırmışlardır.

Eğer siz Hükûmet olarak her türlü siyasi mülahazanın dışında yerli üretimi destekleyecek gerçekçi ve kararlı uygulamalarda bulunmazsanız, bu konuda samimiyetinizi göstermezseniz özelleştirdiğinizi zannettiğiniz fakat yabancılara altın tepsi içerisinde sunduğunuz Türk Telekom gibi yabancılar tarafından yönetilen şirketlerin yerli üretimin gelişmesi ve kullanılması konusunda hassasiyet göstermesini de elbette ki bekleyemezsiniz.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin bilgi toplumu ölçümü 2009 yılı raporuna göre Türkiye 2002-2007 döneminde bilgi ve iletişim teknolojileri gelişim endeksinde 154 ülke arasında 59'uncu sırada yer almaktadır. Ülkemiz beş yılda millî gelirini sözde katlarken sıralamadaki bu yeriyle sadece bazı Afrika ülkelerini geçebilmiştir. Ülkemizin millî gelirde ilk 20'ye girmesine rağmen teknoloji gelişiminde 59'uncu sırada olması üzerinde çok ciddi bir şekilde düşünülmesi gereken bir konudur. Ayrıca bu rapordan da anlaşılacağı üzere gerek fiyat yüksekliği ve gerekçe başka nedenlerden dolayı İnternet'e erişim oranının düşük olmasına rağmen bu konuda güvenli erişimin oluşturulması ve güvenliğin sağlanmasının da tesis edilmesi icap etmektedir. Özellikle gençlerin ve çocukların İnternet erişiminde korunması ve bu konudaki istismarcılara karşı çok yoğun yaptırımların uygulanması ve bu konuda çalışmaların mutlaka titizlikle yapılması gerekmektedir.

Bu konferansta küresel, bölgesel ya da ikili düzeyde yapılacak anlaşmalar sonucu ülke sınırlarını aşan nitelikte hizmet sağlayacak mobil ve uzay araştırma servisleri, hava mobil uydu servisleri ve diğer pek çok sisteme frekans planlaması, yayın uydu servisi ve ses kullanımındaki düzenlemelerle ilgili önemli idari ve teknik düzenlemeler yapılmıştır.

Diğer teknik çalışmalar sırasında bu sistemlerin mevcut sistemler ile aynı frekans bandının ortak kullanımı veya birbirlerini etkilememeleri için gerekli teknik kriterler de belirlenmektedir. Ülkemiz telekomünikasyon dünyasında sabit, mobil, hava, kara, deniz haberleşmesi, yayıncılık, amatör meteoroloji ve benzerleri gibi temel servislerin yaygın ve ileri teknoloji ürünleriyle kullanımında stratejik konumu itibarıyla önemli ve gelişen bir ülkedir. Bu durum çerçevesinde, konferanslarla kararlar ışığında yapılması gereken düzenlemeler ve uygulamalar hususunda ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından gerekli işlemlerin yapılabilmesi için Telsiz Tüzüğü'nde değişiklik yapan sonuç belgelerinin doğal olarak onaylanması gerekmektedir.

Kanunun içeriğinde bulunan uydu, telsiz, mobil iletişim konularını görüşürken, geçtiğimiz yıl yaşadığımız Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'yla birlikte 6 kişiye mezar olan ve günlerce yeri tespit edilemeyen enkazın, devletin tüm birimleri tarafından 4 bin kişilik ekiple havadan ve karadan aranmasına rağmen bulunmaması ve köylüler tarafından bulunması pek kabul edilebilir bir durum da değildir. GSM şirketinin verdiği koordinatlara rağmen enkaza ulaşılamaması, telekomünikasyon yönünde eksiklikler olduğunun da bir gerçeğidir. Diğer taraftan "Neredeyim" uygulamasının tüm GSM şirketleri için sabit, aynı numaradan yapılması da gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öbür yandan haberleşmenin sağlıklı gelişmesinin bugün için en önemli unsuru hiç şüphesiz İnternet'tir. Bütün vatandaşlarımızın İnternet'e erişmesi konusunda ucuz, hızlı ve güvenli İnternet erişiminin sağlanması ve kullanımının yaygınlaştırılması amacına yönelik politikalar belirlemek maalesef sözle de olmamaktadır. Bu konuya öncelik verilerek, hız ve kapasiteyi de göz ardı etmeden İnternet'e bağlanmayı düşünen düşük gelir seviyesindeki vatandaşlar için ücretsiz veya sembolik bir tarife seçeneğinin mutlaka oluşturulması gerekmektedir. Diğer taraftan, özellikle İnternet haberciliği ve İnternet yayıncılığı konusunda da çok daha etkin ve ciddi düzenlemelerin yapılması mutlaka icap etmektedir. Özellikle de yerel İnternet haber ve içerik sitelerinin sorumluları ile ilgili olarak düzenleme ve yaptırımların bir an önce gerekli yasalar çıkartılarak sağlanması gerekmektedir. Çünkü bu tür kontrol edilemeyen, edilmeyen ve pek önemsenmeyen ancak kendi belde ve bölgelerinde etkili olabilen söz konusu sitelerde haksız yere mesnetsiz ve iftira boyutunda pek çok haber ve yorumlarla pek çok kişi ve kurum acımasızca yıpratılmakta, kişilerin haysiyeti, namusu ve şerefiyle oynanabilmektedir ve ne yazık ki yerel İnternet haber sitelerindeki bu iftira boyutundaki yazı, haber ve yorumlardan hiç kimse sorumlu olmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün sekiz yıllık AKP döneminde hemen her konuda olduğu gibi maalesef bilgi, iletişim ve teknoloji alanlarında da ülkemiz olması gereken ve beklenen seviyelere ulaşamamış ve atılması gereken pek çok adım siyasi ve kişisel çıkarlar ön plana alındığı için atılamamıştır. Bilgi üretimi ve teknoloji transferleri yapılarak kendi millî iletişim ve işletim, haberleşme ve yazılım platform ve cihazlarına yeterince sahip olamadan montaj ve ithal anlayışından bir türlü kurtulamadan hareket ettiğimiz için teknolojik altyapımızda büyük oranda dışarıya bağımlılıktan ne yazık ki kurtulamamış bir vaziyetteyiz.

Telekom gibi, Bilgi Teknolojileri gibi, TRT gibi iletişim ve teknoloji üreten kurumlara siyasi ve ticari kaygı ve hedefler doğrultusunda liyakat sahibi olmayan, konusunda uzman olmayan yöneticiler ve kadrolar doldurulmuş ve yıllarca bilgi ve becerisiyle bu kurumlarda çalışan personeller acımasızca mağdur edilmişlerdir. Örneğin adı Türk olan ancak başında yabancı bir genel müdürün olduğu Telekom bünyesinde yıllarca görev yapmış, bilgi, birikim ve tecrübe sahibi olmuş Telekom çalışanları acımasızca harcanmış ve sadece pazarlama amacına yönelik liyakatsiz kadrolara yer verilmiştir.

Keza aynı durum TRT, TAEK, TÜBİTAK ve benzerleri için de geçerlidir ve maalesef AKP zihniyeti için kişilerin çalışkanlığı, uzmanlığı, tecrübesi, bilgisi ve dürüstlüğünden ziyade kendi yandaşı ve emir kulu olup olmadığı önemlidir. Türkiye'nin devasa kurumlarının için boşaltılarak özelleştirme maskesi altında soyulmasına ve batırılmasına göz yumacak yönetici ve idareciler AKP için daha makbul ve önemlidir. Sanılmaktadır ki ülkenin yetmiş, seksen yıllık birikimleri iyi bir fiyata satılınca görev tamamlanmıştır.

Değerli arkadaşlar, varsayalım ki özelleştirmeler ülkenin ekonomik ihtiyaçlarına uygun, akılcı, gerçekçi yöntemlerle yapılmıştır ve yine varsayalım ki özelleştirmelerden de azami ekonomik fayda sağlanmıştır.

Peki, özelleştirilen kurumlarda çalışan insanlarımızın durumu, onların mutluluğu, bir insanın yıllarca çalıştığı kurumdan ayrılmak zorunda kalınca yaşayacakları nasıl olacaktır? Bunun karşısında ne gibi tedbirler alınacaktır? Yetişmeleri için yıllar harcanan, konusunda gerçek uzman olan kişilerin bilgisi ve deneyimiyle hiç ilgisi olmayan alanlarda istihdam edilmesinin meydana getireceği beyin gücü israfı ne olacaktır? Yaratılan on binlerce bankamatik memuru ve onların meydana getirdiği sıkıntılar nasıl çözülecektir? Özelleştirilen kurumlardan başka kurumlara giden personelin, diğer personele nazaran aldığı yüksek ücret nedeniyle dışlanmasının, eleştirilmesinin, unvanı elinden alınan personelin gittiği kurumdaki durumu ve konumunun insan psikolojisine etkisi gibi onlarca problem nasıl halledilecektir?

Üstelik, bütün bu sosyal sıkıntılara karşılık, başta Türk Telekom olmak üzere hiçbir özelleştirme uygun ve gerçek değeriyle yapılmamıştır, hemen hepsinde büyük şaibe ve yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkmıştır, hâl böyle olunca da AKP İktidarı yapmış olduğu yolsuzluk batağından kurtulmak ve hesap vermemek için, Habur'daki bölücü hainlere kol kanat gerip onları kahramanlar gibi karşılatma törenlerini unutturmak için, içi boş ve toplumumuzu hiç ilgilendirmeyen suni Anayasa değişikliğinin arkasına gizlenerek milletimizi oyalamaya devam etmektedir, ancak sekiz yıldır insanımızı ve ülkemizi yokluğa, sefalete, yolsuzluk ve bölücülüğe mahkûm eden AKP İktidarının, bu Anayasa değişikliğiyle bitmiş olan iktidarını artık daha fazla uzatması mümkün olmayacak ve inşallah, 12 Eylülde yapılacak referandumda çok kuvvetli bir ikazla sandığa gömülecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, sekiz yıla yaklaşan icraatıyla şaibeli ilişkiler ve istismarın odağı olmuş, karanlık iş birliklerinde çare aramış zihniyetin zorladığı bu değişikliğe elbette ki "Hayır" diyeceğiz ve aziz milletimizle birlikte artık tamamen tükenmiş olan AKP İktidarından da inşallah kurtulacağız. Dolayısıyla, etnik kışkırtmaların Hükûmet eliyle yapıldığı, her alanda ağır bir istismarın toplumu kutuplaştırdığı, terör ve bölücülüğün azdığı, bölünme tehditlerinin arttığı böylesine bir AKP Türkiye'sinde, aziz milletimiz Anayasa değişikliklerine "Hayır" demek suretiyle kendi aydınlık geleceğini de kurtaracaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği ve her geçen gün daha fazla küreselleşen dünyamızın dengesine uygun olarak kendi millî rotasında ilerleyip, millî kimliğimizi ve bin yıllık kardeşliğimizi unutmadan bilim ve teknolojinin icaplarını yerine getirebilirse, inanıyoruz ki, kısa vadede 2023 vizyonuna uygun olarak "Bölgesinde lider ülke Türkiye" idealine ulaşabilecektir diyor, sözlerimi tamamlarken, bilgi ve teknoloji üretecek beyin gücü ve yeteneklerimizi arkamıza alarak sağlıklı ve güvenli düşünce ve yönetimler sayesinde ülkemizin gelişmesini ve bilgi çağını kaçırmamasını temenni ediyor, hepinize hayırlı sabahlar diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
,